DEPHYTO ÜRÜN BİLGİLERİ
TIBBİ ÜRÜNLER
DEPHYTO PFT PLUS INGROWN HAIR
Dephyto PFT Plus kuyruk sokumunda görülen halk arasında kıl dönmesi olarak adlandırılan pilonidal sinüse, ameliyat alternatifi bir tedavi yöntemi sunan, sağlık bakanlığı tarafından ara ürün ruhsatı verilmiş tıbbi bir üründür.
Kullanım Amacı ve Etki Mekanizması
Dephyto PFT Plus , kıl dönmesi hastalığını içeriğinde bulunan polifenoller sayesinde çözüme kavuşturur. Polifenoller, sorunlu bölgede yer alan mikroorganizmaları ortadan kaldırarak kuyruk sokumunda görülen kıl dönmesi hastalığında meydana gelmiş boşlukları kaplar ve doldurur. Bu sayede oksijenin sorunlu bölgede üremiş mikroorganizmalara ulaşmasını aynı zamanda antioksidan aktiviteleri sayesinde mikroorganizmaların kan ve komşu dokulardaki oksijeni kullanmalarını da engellerler Polifenoller antiinflamatuar etkinlikleri ile iltihabın iyileşme süresinin daha iyi bir şekilde devam etmesine sebep olurlar. Kollajenin sentezi hastalıklı bölgede varolan iltihaplı yapının iyileşmesini ve sonuç olarak da kıl dönmesi hastalığının daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde iyileşmesini sağlarlar.
Kullanım Şekli
İlk aşamada sorunlu bölge tüy dökücü veya temiz bir jilet ile temizlenir. Dephyto PFT Plus gece yatmadan önce sorunlu bölgeye fındık büyüklüğünde fistül üzeri ve çevresine 3-5 dk masaj yaparak uygulanır. Daha sonra bölgenin üzeri gazlı bez ile kapatılır ve sabaha kadar ürünün söz konusu bölgede kalması sağlanır.
Sabah pilonol jel ile bölge temizlenir ve üzeri gazlı bezle kapatılır.
Bu bölgedeki şişlik normal deri kıvamına gelinceye kadar akşam sabah uygulanır
İÇİNDEKİLER/INGREDIENTS
Kelp extract,Flvik Extrakt carrot seed oil, nigella sativa oil, nettle leaf oil, cinnamon leaf oil, glycerine, Polyvinylpyrrolidone Doğal Polifenol Ekstraktı, A ve E Vitaminleri
Uyarılar
Hassas ciltli kişilerde deride tahrişe sebep olabilir. Bu durumda ürünün kullanım sıklığını azaltmak yeterli olacaktır.
DEPHYTO TEMİZLEME JELİ
Kullanım Amacı
İçeriğinde bulunan polifenol özütleri ile hastalıklı bölgenin tedavisine yardımcı olurken bölgenin temizliğinin de etkin bir şekilde yapılmasını sağlar.
Kullanım Şekli
Gece Dephyto PFT Plus uygulanarak gazlı bez ile kapatılan sorunlu bölgeye sabah kalkıldığında bir miktar Dephyto Jel uygulanır ve su ile köpürtülerek yıkanır.
DEPHYTO MILANO PFT BATIK KREMİ
KULLANIM AMACI
Basen, bacak ve boyun bölgesinde oluşan yüzeysel kıl dönmesi problemlerinin çözümüne yardımcı olur. Epilasyon ve tıraş sonrası oluşan yüzeysel kıl dönmesi problemlerinin ve kızarıklıkların giderilmesine ve kıl yuvalarının daha sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Vücudu uzun süre nemlendirerek cildin canlanmasına güçlenmesine yardımcı olur.
KULLANIM ŞEKLİ
Dephyto Milano PFT Batık krem, problemli yüzeye (yüzey temizlenerek), yeterli miktarda masaj yaparak uygulanır.Daha iyi sonuç alabilmek için, uygulamanın gece yatmadan yapılıp, kremin sabaha kadar bekletilmesi tavsiye edilir.
İÇİNDEKİLER/INGREDIENTS
Kernel extract, carrot seed oil, nigella sativa oil, nettle leaf oil, cinnamon leaf oil, glycerine, Polyvinylpyrrolidone
UYARILAR
Çocukların ulaşamayacağı yerlerde tutunuz. Oda sıcaklığında muhafaza ediniz. İlaç değildir. Haricen uygulanır.
DEPHYTO PFT PLUS İYİLEŞME AŞAMALARI
- Kıl dönmesi sorunu olan kişilerde sinus ağızları bulunur.
- Bazı hastalarda çok şiddetli ağrılar oluşur ve bu ağrılar kişinin günlük hayatını olumsuz etkiler.
- Tedavi süresi problemin boyutuna bağlıdır. Deri altındaki kıl yumağının boyutu arttıkça tedavi süresi de buna bağlı olarak uzar.
- Hasta akıntıları oluşmaya başladığında bu sorunun kendisinde yeni oluştuğunu düşünür. Ancak akıntı derı altında kıl yumağının oluşmaya başladı tarihten itibaren yaklaşık 2 yıl sonra meydana gelir.
- DEPHYTO PFT PLUS deriye uygulandığında ilk 5-10 dk yanma meydana gelebilir. Daha sonra kesilir.
- Ürünü kullanmaya başlayan kişilerde ilk 1-2 hafta içerisinde ağrılarında hissedilebilir bir şekilde azalma olur ve zaman içerisinde ağrıları kesilir. ( akıntı olduğu dönemlerde hafif bir ağrı-acı meydana gelebilir)
- Akıntısı olan hastalarda ilk başta akıntı kesilir ve daha sonra tekrar dan akıntı oluşur (tedavi süresince dönem dönem kanama-irin şeklinde akıntılar oluşacaktır)
- Akıntı kesildikten sonra problemli bölgede çok hafif şişlik oluşur. Bu şişlik bir dahaki akıntı oluşumuna kadar büyür bu dönemde şişlik serttir. Daha sonra şişlik yumuşar ve akıntı oluşur.
- Akıntısı-ağrısı-acısı kesilen şişliği tamamen inen hastalara ürün yaklaşık 15 gün kadar daha kullandırılır. Bu dönem içerisinde tekrardan şişlik oluşmaz ise hasta ürünü kullanmayı bırakabilir.
- Tedavi tamamlandığında sinus delikleri açık olacaktır. Bu delikler zaman içerisinde kapanacaktır. Bu dönemde bölgede hijyene dikkat etmek gerekmektedir.
- DEPHYTO PFT PLUS hassas ciltlerde tahriş yapabilir. Böyle bir sorunla karşılaşan kişi 1 hafta süre ile DEPHYTO PFT PLUS ‘ı kullanmayı 1-2 gün bıraktıktan sonra tekrardan DEPHYTO PFT PLUS ı kullanmaya başlayabilir.
DEPHYTO PFT PLUS INGROWN HAIR ETKİ MEKANİZMASI
Polifenollerin deri üzerinden lokal olarak yapılan uygulamalar kapsamında deri yoluyla emildikleri belirtilmiştir . Burada bizler sakrokoksegeal pilonidal sinüs hastalığını açık bir yara olarak düşünebiliriz. Eğer bir yaranın iyileşmesi kapsamında eksik olan faktörü değiştirirsek, açık bir yara normal bir biçimde iyileşir.
Doğal polifenoller sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığını iki mekanizma aracılığı ile ortadan kaldırmaktadır:
I – Polifenoller yara bölgesi kapsamında yer alan mikroorganizmaları ortadan kaldırır. Polifenoller sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığı ile ilişkili boşlukları kaplar ve doldurur. Bu şekilde polifenoller atmosferik oksijenin mikroorganizmalara ulaşmasını engellemiş olur. Polifenoller aynı zamanda mikroorganizmaların kan ve komşu dokular kapsamında mevcut durumda olan oksijeni kullanmalarına da engel olur. Bu etkileri etkili antioksidan etkinlikleri ile (tampon etkisi) oluştururlar. Polifenoller fagositlerin hastalıklı alana yönelik kemotaksisini artırır. Buna ilaveten, aynı zamanda granülositlerin kapasitesini bakterileri yok etmelerine yetecek kadar artırırlar. Polifenoller aynı zamanda fagolizozomlar kapsamında aktarılan lizozomal enzimlerin faaliyetlerini artırmalarına ve bakterileri yok etmelerine sebep olurlar.
2 – Aynı zamanda yaraların iyileştirilmesine yönelik gelişmeler de polifenollerin etkileri aracılığıyla elde edilebilmektedir. Polifenoller daha hızlı bir iyileşme sürecinin elde edilmesi için sitokin, interferon ve tümör nekroz alfa (TNF – a) sentezleri etkinleştirir. Diğer bir deyişle, polifenoller anti – inflamatuar faaliyetleri uygularlar ve yaranın iyileşme süresinin daha iyi bir şekilde devam etmesine sebep olurlar. Böylece, sağlıklı fibrin oluşumu ve kolajen sentezi yaranın daha iyi bir şekilde iyileşmesine ve sonuç olarak da sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığının daha iyi bir iyileşme süreci göstermesine sebep olur. Bu nedenden ötürü, sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığı yarası, polifenollerin aşındırıcı servisitleri iyileştirdiği şekilde iyileşme gösterir.
KAYNAKLAR
(1) Hasan Mete AKSOY 1 Berna AKSOY 2 Didem EGEMEN 3 1. Özel Konak Hastanesi Plastik ve Estetik Cerrahi Kliniği Yenişehir Mah. Dönmez Sok. No: S3 İzmit- Kocaeli, Türkiye 2. Özel Konak Hastanesi Dermatoloji Kliniği, Yenişehir Mah. Dönmez Sok. No: 53 İzmit / Kocaeli. Türkiye3. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstatistik Bölümü, Ankara, Türkiye. Sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığının tedavisi için doğal polifenollerin lokal olarak kullanımının etkinliği: 192 hastayı kapsayan retrospektif bir çalışma- Eur J Dermatol 2010; 20 (4) : 1 – 6
(2) Augustin Scalbert, Ian T Johnson, and Mike Saltmarsh. Polyphenols: antioxidants and beyond- Am J Clin Nutr 2005;81(suppl):215S–7S. Printed in USA. © 2005 American Society for Clinical Nutrition
(3) Choon Young Lee *, Ajit Sharma, Jae Eun Cheong, Julie L. Nelson Department of Chemistry, Central Michigan University, Dow 343, Mount Pleasant, MI 48859, USA. Synthesis and antioxidant properties of dendritic polyphenols- Bioorganic & Medicinal Chemistry Letters 19 (2009) 6326–6330 Article history:Received 11 August 2009 Revised 18 September 2009 Accepted 22 September 2009 Available online 25 September 2009
(4) B. Madhanb, V. Subramanian a, J. Raghava Raoa,∗, Balachandran Unni Nair a, T. Ramasamia a Chemical Laboratory, Central Leather Research Institute, Adyar, Chennai 600 020, India b Centre for Human and Organizational Resources Development, Central Leather Research Institute, Adyar, Chennai 600 020, India- Stabilization of collagen using plant polyphenol: Role of catechin- International Journal of Biological Macromolecules 37 (2005) 47–53 Received 4 July 2005; received in revised form 18 August 2005; accepted 18 August 2005 Available online 23 September 2005
(5) Irfan Rahman a,*, Saibal K. Biswas b, Paul A. Kirkham c a Department of Environmental Medicine, Division of Lung Biology and Disease, University of Rochester Medical Center, MRBX 3.11106, 601 Elmwood Avenue, Box 850, Rochester, NY 14642, USA b Department of Biochemistry, Dr. Ambedkar College, Nagpur, MS, India c Novartis Institute for Biomedical Research (Horsham), UK. Regulation of inflammation and redox signaling by dietary
Polyphenols- biochemical pharmacology 7 2 ( 2 0 0 6 ) 1 4 3 9– 1 4 52 Article history: Received 30 April 2006 Accepted 11 July 2006
(6) R. Juneka, R. Morrowb, J.I. Schoenherra, R. Schuberta, R. Kallmeyera, S. Phullb, R. Klo¨ckinga,_ aDepartment of Natural Sciences, Zittau/Go¨rlitz University of Applied Sciences, D-02763 Zittau, Germany bDepartment of Biological and Molecular Sciences, Faculty of Health and Life Sciences, Coventry University, CV 5FB Coventry, UK- Bimodal effect of humic acids on the LPS-induced TNF-a release from differentiated U937 cells- Phytomedicine 16 (2009) 470–476
(7) Constance E. Jansen van Rensburg1,2 and Pieter J. Naude1 Potassium Humate Inhibits Complement Activation and the Production of Inflammatory Cytokines In Vitro- Inflammation, Vol. 32, No. 4, August 2009 ( 2009) DOI: 10.1007/s10753-009-9130-6
PİLONİDAL SİNÜS (KIL DÖNMESİ)
Pilonidal sinüs, halk arasında kıl dönmesi olarak bilinir. Pilonidal sinüs, sakrokoksigeal bölgede görülen infektif bir hastalıktır. Koltuk altında, parmaklar arasında, göbekte, suprapubik bölgede görülür. Fizik muayenede postanal bölgede orta hatta anüsten daha geride sinüs ağızları görülür. Kıllar buralardan dışarı çıkar. Palpasyonda sinüs traktüsüne basıldığı zaman sinüs ağzından cerahat gelir.
Genel ifadelerle kıl dönmesi;
– Kıl dönmesi, kılların kuyruk sokumu, kasık bölgesi, genital bölge, koltukaltı ve nadiren göbekte cilt altına geçip yara, apse ve fistül (tünel) oluşturmasıdır.
– Sırt ve baştan dökülen kılların kuyruk sokumundaki iki kaba et arasındaki olukta (intergluteal sulkus), kıllı ve terli oluğa takılıp sürtünmelerle oluğun en dibindeki ter bezi deliklerinden vida veya matkap gibi dönerek cilt altı yağ dokusu içine hissettirmeden girmesi, delikler açması ve bu deliklere giren bakterinin de katkısı ile iltihabın oluşmasıdır.
– 16 ila 30 yaş arası kıllı ve hafif kilolu, genç erkeklerde cinsiyet hormonlarının kıl ve yağ bezlerini etkilemesi ile oluşur. Genellikle pubertede ve semptomların 20-25 yaş arası ortaya çıktığı görülmüştür. 40 yaş üzerindeki kişilerde nadiren görülür.
– Batı toplumlarında kıl dönmesi (pilonidal sinüs) görülme sıklığı erkeklerde % 1 ve kadınlarda ise % 0.1 sıklıkta görülür. Ülkemizde yapılan araştırmalarda genç erkeklerde kıl dönmesi görülme sıklığının (35.901.154 kişide 3.590.115 kişi) % 10’a yaklaştığı, yani batı toplumunun yaklaşık 10 katı olduğu, kadınlarda da benzer bir durumun ortaya çıktığı belirlenmiştir.
– Daha çok beyazlarda görülür, siyahlarda ve Asya kıtasında yaşayanlarda nadirdir.
Kıl dönmesinin oluşma sebebi:
Kıl dönmesinin oluşumu hakkında çeşitli teoriler vardır. Bugün için en çok kabul gören teori, hastalığın, kıl köklerinin ağzının tıkanması, kılın deri altında büyümesi ve o bölgenin iltihaplanması sonucunda oluştuğudur. Hastalığın konjenital yani doğuştan gelen bir rahatsızlık olduğu fikrinin artık çok nadir olgularda geçerli olabileceği düşünülmektedir.
Kıl dönmesinde, sıklıkla bir kıl kökü iltihaplanır, kıl kökü etrafında şişme ya da ödem, çıban (follikülit veya fronkül) oluşur ve kıl kökü tıkanır. Bu tıkanmış olan iltihaplı kıl kökü deri altı yağlı doku içine doğru patlar (rüptür) ve kıl kökü apsesi (pilonidal apse) oluşur. Bu kıl kökü apsesi zaman içinde deri içinden bir tünel (sinüs) oluşturarak klasik kıl dönmesi (sinüs pilonidalis) sorununu ortaya çıkarır. Olguların yaklaşık % 90’ında bu tünelin (pilonidal sinüs), kılların ilerleme doğrultusu olan hastanın başı yönünde, gittiği bilinmektedir. Bu nedenle sıklıkla delik ağzı makattan 5-8 cm uzaklıktadır, çok ender vakalarda tünel (pilonidal sinüs) yukarı değil de aşağıya doru büyür ve makattan 4-5 cm mesafede olabilir. Kıl dönmesi apsesi (pilonidal apse) cilde doğru kendiliğinden açıldığında kuyruk sokumu üzerinde tünel (sinüs pilonidalis) oluşmuş demektir. Böylelikle iki kaba et arasındaki oluktan (intergluteal sulkus) yanlara doğru tünel (sinüs pilonidalis) ilerler ve derideki ağzını yapar. Gevşek ve yumuşak kıllar kalçanın hareketleri ile sürtünme sonucunda bu tünel (pilonidal sinüs) içine çekilir veya emilir. Kıllar ucundan içeri girerler ve kök kısmı onların dışarı atılmalarını engeller ve böylelikle içeride hapis kalarak adeta bir ‘kıl kesesi’ oluştururlar. Muayenede sıklıkla kuyruk sokumunda orta hattan dışarıya doğru çıkan bir kıl tanesi veya demeti izlenir. Bu içeride hapis kalan kıllar vücutta bir reaksiyon meydana gelmesine ve daha sonra enfeksiyon oluşumuna neden olurlar. Nadir olarak bu boşluklar içine kıl dışında kuş tüyü gibi yabancı cisimlerin girdiği de görülür.
Kıl dönmesinin görüldüğü kişiler:
– 16 ila 30 yaş arası kıllı ve hafif kilolu, genç erkeklerde cinsiyet hormonlarının kıl ve yağ bezlerini etkilemesi ile
oluşur.
– 40 yaş üzerindeki kişilerde nadiren görülür.
– Batı toplumlarında kıl dönmesi (pilonidal sinüs) görülme sıklığı erkeklerde % 1 ve kadınlarda ise % 0.1 sıklıkta görülür. Ülkemizde yapılan araştırmalarda genç erkeklerde kıl dönmesi görülme sıklığının % 10’a, kadınlarda % 1’e yaklaştığı, yani batı toplumunun yaklaşık 10 katı olduğu belirlenmiştir.
– Beyazlarda görülür, siyahlarda ve Asya kıtasında nadirdir.
– Kıl dönmesinde (sinüs pilonidalis) fistül ağızlarının yaklaşık % 80’i oluğun sol kenarında ve % 90’ı ise kıl giriş deliklerinin yukarı tarafında yer alır.
Kıl dönmesi için risk faktörleri:
– İşi gereği uzun süreli oturması gereken kişiler (şöför, sekreter, bankacı, mimar mühendis, vb.)
– Kalça bölümünde fazla sürtünme olması
– Fazla terleme
– Şişmanlık
– Hijyen eksikliği
– Bölgesel travma
– Vücudunun diğer bölgelerinde çıban sorunu olan kişiler
KIL DÖNMESİ TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
Tedavi yöntemleri ameliyatlı ve ameliyatsız olmak üzere iki grupta toplanır, bu yöntemlerin karşılaştırması aşağıda sunulmuştur. Ameliyatlı yöntemler; akut apse tedavisi, korumaya yönelik cerrahi, klasik teknik, kronik apse tedavileri ve flap yöntemleri. Tümünde yara açılarak tedavi gerçekleştirilir ve tümü 3 gün ile 6 ay arasında değişen sürelerde iş gücü kaybına sebep olmaktadırlar. Hastalığın tekrarlanma olasılığı %10’un üzerindedir. Ameliyatsız yöntemler de gümüş nitrat ve fenol’dür. Bu yöntemlerde yara açılmaz. İş gücü kaybı yoktur. Hastalığın tekrarlanma olasılığı ya yoktur ya da en çok %3’tür. Fakat tümünün tek olumsuz yanı farklı dokuya temas etmeleri halinde dokuya zarar vermeleridir.
I. Cerrahi Dışı Yöntemler
a) Fenol Enjeksiyonu
Yakıcı bir madde olan %80.lik fenol 1ml. kadar deri üzerindeki delikten kist içine verilir. Tam iyileşme için geçmesi gereken süre ortalama 4-6 hafta ve nüks oranı %10’un altında bildirilmiştir. Bu yöntem için en uygun olguların tek sinüs ağzı olan, apseleşme veya enfeksiyon gelişmemiş, sınırlı hacimde dokuyu ilgilendiren vakalar olduğunu söylemekte yarar vardır.
b) Gümüş Nitrat Enjeksiyonu
AgNO3’ın %20’lik solüsyonu da fenole benzer metotla uygulanır.
II. Cerrahi Yöntemler
a) Eksizyon+Açık Bırakma;
Pilonidal kist sinüs ağızları ile birlikte çıkarılır. Kalan dokular kendiliğinden iyileşmeye bırakılır. Hasta için rahatsızlık verici ve sürekli günlük pansuman gerektiren bir yöntemdir. Ortalama iyileşme süresi 8 hafta, nüks oranı %5-15
b) Eksizyon+Marsupiyalizasyon;
Açık bırakma tekniğinin bir ileri adımıdır. Geride kalan doku kenarları kuyruksokumu kemiğinin üzerindeki fasiaya yani kılıfa dikilerek geride kalan boşluk küçültülmeye çalışılır. Günlük pansuman gereksinimi vardır. Nüks %10’un altındadır.
c) Eksizyon+Primer Kapama;
Hastalıklı dokuların çıkarılmasını takiben geride kalan dokuların karşılıklı dikilmesidir. Nüks oranı %25’dir.
d) Flep Teknikleri;
1. Karydakis Operasyonu
Asimetrik eliptik bir kesi ile tüm sinüs ağızları ve hastalıklı dokular (kist) çıkarılır. Kesinin orta hatta yakın tarafındaki deri ve derialtı dokular alttaki kastan ayrılarak flep hazırlanarak boşluk kapatılır. Hastanın 10 gün sonra işine dönmesi mümkündür. Tam iyileşme 3-4 hafta,nüks %5’tir.
2. Limberg Flep (Romboid Eksizyon Tekniği)
Sinüs traktları ve kist, geniş bir deri ile birlikte eşkenar dörtgen şeklinde eksize edilir. Geride kalan boşluk özel bir flep kaydırılarak gerilimsiz olarak doldurulur. Nüks oranı %5’ten azdır.
3. Z-Plasti
Flep uçlarının ince ve keskin sonlanmasının beslenme bozukluğuna yol açabilmesi tekniğin belirgin sorunudur. Nüks oranı düşüktür.
4. Eliptik Rotasyon Flebi
Orta hat çevresinden eliptik bir doku çıkarıldıktan sonra boşluğun yan taraftan çevrilen eş bir eliptik flep ile kapatılması tekniğidir. Nüks oranı çok düşüktür.
Ne var ki hemen hemen tüm tekniklerde, az veya çok hem hastalığın tekrarlama olasılığı hem de işgücü kayıp süresi olduğu görülmüştür. Tekrarlama olasılığını ortaya çıkaran sebepleri başlıca şöyle özetleyebiliriz;
-Hastalığın oluştuğu bölgenin morfolojik yapısının değişmemesi dolayısı ile sürtünme ve pamukçuk birikme ihtimalinin devam etmesi,
-Yaranın bir önceki iyileşme sürecinden kalan, enfeksiyon ve/veya ölü boşluk gibi olumsuzlukların nüksü tetiklemesi,
-Hastalıklı alanın yetersiz çıkarılması,
-Yara hattının orta olukta kalması (geliştirilen tedavi yöntemlerinde yara hattının orta oluktan uzaklaştırılması hedeflenir),
-Tedavi sonrasında hastanın kişisel hijyen kurallarına uymaması.
DEPHYTO PFT PLUS ETKİNLİĞİ
Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) sorunu günümüzde yaygınlaşan bir hastalık türüdür. “Polifenol Yöntemi” başlığıyla European Journal of Dermatology’de yayınlanan Dephyto Pft Plus etkinliği; 192 Pilonidal Sinüs hastası üzerinde yapılan 12 haftalık bir çalışmada % 86.5 iyileşme oranıyla başarısını kanıtlamış ve tıp tarihinde yerini almıştır. Cilt yüzeyinden Dephyto Pft Plus uygulaması ile hastalıklı alan herhangi bir ameliyata ihtiyaç olmadan tedavi edilebilmektedir. Polifenol yönteminde kişi aynı gün işine veya aktif yaşantısına devam edebildiğinden ameliyat ve diğer benzeri tedavi yöntemlerine oranla çok daha pratiktir.
Dünya’nın ilk ve tek topikal tedavi yöntemi olan Polifenol Yönteminin üstünlükleri şu şekilde sıralanabilir;
*İş gücü kaybı yoktur.
*Ameliyattan kaynaklanan ağrı olmaz.
*Ameliyat sonrası yapılan düzenli pansuman bakımı gerekmez.
*Tekrar ihtimali düşüktür.
*Narkoz ve lokal anestezi riski yok.
*İltihap Riski Yoktur;
*Yara İzi Yoktur:
*Ameliyatla ve diğer tedavi yöntemlerine göre çok daha etkin ve güvenlidir:
ETKİ MEKANİZMASI:
Dephyto Pft Plus, sakrokoksigeal pilonidal sinüs’ü iki kademeli etki mekanizması ile ortadan kaldırmaktadır:
I. İnflamasyon bölgesi kapsamında yer alan mikroorganizmaları ortadan kaldıran polifenoller; sakrokoksineal pilonidal sinüs hastalığı ile ilişkili boşlukları kaplar ve doldurur. Bu şekilde polifenoller atmosferik oksijenin mikroorganizmalara ulaşmasını engellemiş olur. Polifenoller aynı zamanda mikroorganizmaların kan ve komşu dokularda bulunan oksijeni kullanmalarına da engel olur. Bu etkileri kuvvetli antioksidan etkileri ile (tampon etkisi) oluştururlar. Polifenoller fagositlerin hastalıklı alana yönelik kemotaksisini artırır. Buna ilaveten, granülositlerin bakterileri yok etme kapasitesini artırırlar. Polifenoller aynı zamanda fagolizozomlar içeriğindeki lizozomal enzimlerin etkinliklerini artırarak bakterilerin daha iyi yok edilmesini kolaylaştırırlar.
2. Polifenoller daha hızlı bir iyileşme sürecinin elde edilmesi için sitokin, interferon ve tümör nekroz faktörü alfa (TNF – a) sentez ve salınımını etkinleştirir. Diğer bir deyişle, polifenoller antiinflamatuar etkinlikleri ile inflamasyonun iyileşme süresinin daha iyi bir şekilde devam etmesine sebep olurlar. Böylece, sağlıklı fibrin oluşumu ve kollajen sentezi inflamasyonun daha iyi bir şekilde ilerlemesine ve sonuç olarak da sakrokoksigeal pilonidal sinüs hastalığının daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde iyileşmesini sağlarlar. Polifenoller ile uygulanan topikal tedavi hastaların yaşam kalitesini arttırmaktadır. Özetle sakrokoksigeal pilonidal sinüs hastalığını polifenollerin aşındırıcı servisitleri iyileştirdiği mekanizma ile etki ederek iyileştirir.
Bir cevap yazın